Etiket arşivi: Toprak

Sana Sonsuz SEVGİ Bırakıyorum.

Dingin daha dingin..
Duru daha duru..
Ruhunun şu anda deneyimlediği duygular, senin içsel zenginliğine bağlıdır.
Bir kişi geçmiş yaşamlarını ancak kendisini bir transa daldırarak veya meditasyon yoluyla hatırlayabilir.
Bunun için dingin daha dingin olmayı seçiyoruz..
Duru daha duru..
Varlığınızın her anının tadını çıkarın,
Kendinizi geliştirin ve yeni şeyler öğrenmeyi bırakmayın.
KAVGA ETMEDEN,BİRBİRİNİZİ YARGILAMADAN,HIRPALAMADAN,BÖLÜP PARÇALAMADAN..
Birbirinizi tanıyamıyorsanız işe elementleri tanımaktan başlayabilirsiniz.
Birbirinizi anlayamıyorsanız işe Dünyayı anlamaktan başlayabilirsiniz.
Dünyanın yaşam enerjisi ATEŞ, TOPRAK, AĞAÇ ( TAHTA ), SU ve METAL..
Bu elementler olmazsa Dünya olmaz..
Dünya olmazsa SEN olmazsın..
Bu yaşam enerjimizi kaybetmememiz için tek bir şeye ihtiyacımız var…
KALBİMİZDE Kİ BİRİKMİŞ SEVGİ ENERJİSİNİN SALINMASINA..
Sal gitsin karışsın ateşe,suya,metale,toprağa,ağaca,
Karışsın Akılda ki Eril enerjiler Kalpteki Dişil enerjilere …
Tabiat Ana Senden Bu Aşkı Yıllardır İstiyor ,
Aç Kalbinin Kapılarını Sana Sonsuz SEVGİ BIRAKIYORUM
Sakın kalbinde tutma…
Git dağıt,bulaştır bunu tüm Dünyaya .

Cansel Işık

Paylaş

Elementlerin Dansı

Yeryüzünde var olan dengesizlikleri herkes görür ve ifade eder.Aslolan dengeyi sağlamak için ne yapılması gerektiğini bilmektir.Bunun içinde elementleri fark etmemiz ve görmemiz gerekir.Elementlerin dansını tanımlamak güzel bir şey olsa gerek.
Düşünsenize Ağaç,Ateş,Toprak,Su ve Metal renkleriyle,şekilleriyle ve özellikleriyle bir kombinasyon altında birleşerek bizlere bir ifade dili kullanıyorlar.
Biz çevremizde var olan dengesizlikleri görürken onlarda bize dengeyi sağlayabilmek adına yapılması gerekenleri bu ifade diliyle aktarıyorlar.
Tabi ki bunun için elementlerle iletişim içinde kalarak seslerini duymak gerek.

Cansel Işık/Manyakaşkıngelini

Paylaş

ÇOK ÇALIŞAN SAĞLIKSIZ İNSAN

 

kollaj

Dünyanın manyetik alanının görevi, canlılığımız için zararlı nitelikte olan Güneş rüzgârlarına karşı bizleri korumaktır.Dünya için zararlı ışımaların birinci derecede kaynağı olan Güneş  bir kaç saat içinde milyarlarca ton elektrik yüklü parçacığı püskürtürken, dünya her saniye bu parçacıkların istilası altında kalmaktadır..

Hanginizin dikkatini çekti bilmiyorum ama 2014 yılındaki  son Güneş patlamalarından sonra doğanın dengesizliğiyle beraber yeryüzünde yaşayan canlıların içinde bulunduğu durumlar hiçte iç açıcı durumlar değil.Oysa bilim adamları güneşin manyetik alanındaki yaşadığı bu değişim sürecinden sonra 2015 in insanlar için altın çağı başlatacağını söylüyordu.

Fakat dünyanın manyetik alan çizgileri çeşitli sebeplerden bozuldukça,hepimizin davranış mod durumu gittikçe vahim bir hal almaya başladı.

İşin içine birde insanların bu durumlarından ötürü  tıp dünyasının sihirli hapları olan deprasyon ilaçları düzensiz ve bilinçsizce insan hayatına girince iletişimde empati eksinin altında can çekişiyor, algı gittikçe noksanlaştı,pozitif açılarda bozulma netleşirken negatif açılarda yayılma başladı.,Bu yüzden konuşurken iletkenliği az insanları hissettiğimde tırsıp kaçasım geliyor,çünkü düşünsenize sizin konuştuğunuzu farklı yönden algılayıp saldırganlaşan bir kişilikle ne kadar sağlıklı iletişim kurabilirsiniz ki ?

Duygusal yanım çarenin bu tür insanlarla iletişim kurmamakta olduğunu, kanımca uzak durmanın sanki koruyucu bir kalkan görevi görebileceğini söylerken, mantığım ise insanların sağlıksız davranışlarının nedenini dünyanın manyetik alanının bozulmasına bağlıyor..

Öyle ya son araştırmalara bakılırsa kalp krizi yaşlarının 20’li yaşlara düşmesi, bağışıklık sistemlerinin çöküşü, sık hastalıklara maruz kalma, beyin kanamaları sıklıklarında artışlar ve de kanser olgularında görülen tırmanışlarda manyetik alanların etkisi olduğu söyleniyorsa bir cep telefonu bile kandaki zararlı proteinlerin ve toksinlerin beyne girmesini engelleyen savunma mekanizmasını devre dışı bırakmasına neden oluyorsa, yorgunluk, baş ağrısı, deride yanma hissi ortaya çıkarabiliyorsa, herkesin elinden düşürmediği bir cep telefonu iletişimde bozukluğa neden olup insanda yüksek tansiyon oluşmasına, baş ağrıları, baş dönmesi ve dikkatin dağılmasına neden oluyorsa dünyada ki toplu yaşamımızın risk altında olduğunu düşünmeden edemiyorum.

İtiraf etmeliyim ki yaşam içinde gördüğümüz rayından çıkmış bütün kötü haber kahramanlarının durumunu ve gazete sayfalarının ana başlıklarında yer alan vahşetleri ben buna bağlıyorum.

Belkide bahçemizde yer alabilecek bir avuç toprak bütün sıkıntımıza çözüm olabilecek ama malesef çok azımız müstakil evde yaşama şansına ve toprakla haşır neşir olma şansına sahip.

Toprak bilindiği gibi bedenimizde biriken kötü elektrikleri içine çeker,bu durum sağlığımız içinde oldukça önemlidir.Son yıllarda yaşamı kolaylaştıran bütün elektronik cihazlarla beraber cep telefonları ve bilgisayarlar,tabletler köy evlerinde de malesef yerlerini almış durumdalar.Onlarda teknolojinin insan sağlığı üzerindeki etkisinden habersiz teknolojik fırtınaya kapılıp doğal yaşam dengelerini bozmuş durumdalar.Belkide hani bu durumlarda ziraatle uğraşanlarımız, çiçek ekim dikim ile uğraşan botanikçilerimiz,köy yerlerinde yaşam süren çiftçilerimiz  toprakla haşır neşir olabildikleri için bizlerden biraz daha şanslı olmaktalar.

Metropol yaşamın içinde bizler ise topraktan uzak  ElektroManyetik(EM) kirliliğin içinde dikkatsizce yaşamaya devam etmekteyiz, bilim adamlarının evlerimizdeki elektromanyetik alan için yapmış olduğu uyarıları kaale bile almayıp bilinçsizce yaşamaya devam edip yaşam kalitemizi kendi kendimize mahvediyoruz.Gece olunca kucağımızda bir laptop,kulağımızda bir telefon,karşımızda dıngır mıngır zıngırdayan  bir televizyon.Çocuklarımızın odalarında baby phone..Nasıl oluyor da yattığımız mekanda o cihazlar varken uyku hormonu melatonini bekliyoruz ..

Gelmez arkadaşım o uyku gelmez.Çok beklersin.Her gecenin sabahına doğru seni bir agresiflik, halsizlik, yorgunluk kucaklayıp zoraki sabahın köründe kaldırıp sokağa attığında durumundan hiçte şikayet etme.Şikayet ediyorsan eğer sağlıklı bir yaşam için gerekenleri uygulamaya dikkat et..Sokağa çıktıktan sonrada etrafındaki insanlara başım ağrıyor diye kahvaltı bile yapmamış ekşimiş suratınla kan kusturma..Bunun için bir doktora gidip bunalımdayım,uyuyamıyorum,çok agresifim,yaşam kalitem bozuldu, insanlar beni anlamıyor diyerek ilaçlara da sığınma.

Bu keşkelerden nefret etsem de  keşke sağlıklı yaşam için herkes bunların farkına çok önceden varabilseydi demenin burukluğundayım.
Zaten para hırsıyla yaşadığımız dünyayı koca koca binalarla dolduran ve teknolojik kirliliğin içine bizleri sürükleyen insanlar her yanımızı kapladı..Halen koca koca binalarda daire sahibi olmak için çabalayan,bu yüzden hırsla eşşek gibi çalışan arkadaşlarım var.

Onlara üzülüyorum hemde çok üzülüyorum.
Vaktiyle bir dostum bir yerden alıntı bir söz etmişti şimdi onu anımsadım..

“En akılsız insan, ömrünün yarısında eşek gibi çalışıp
diğer yarısında hasta yatan insandır.”demişti.
“Ve insan yaşlandığı için değil,hasta olduğu zaman ölür.”
İspat mı istiyorsun o halde bin yıllık çınar var toprakta ama bak hala ayakta” demişti.

Bence oldukça haklı…Sizce de öyle değil mi ?

Sağlıklı ve huzurlu günler yaşamak dileğiyle.

Cansel Işık /Manyakaşkıngelini

 

Paylaş