Etiket arşivi: intihar

Bilirim Siz Ölüleri Seversiniz.

 

Ölmek lazım sayılmak için, sevilmek için,hatalarının unutulup iyiliklerinin anımsanması için ,”şu fotoğrafta da ne güzel gülümsemiş canım benim” demeleri için.
Ölmek lazım “ya baksana nelerde yazmış bırakmış, anlatmış,satırlarında seni,beni,onu anlatmış, meğer kendisini bizden saymış,anlamamışız sessizliğin tınısını çığlıklarıyla harmanlamış, ama kimselere garibim sesini duyuramamış” demeleri için.
Ölmek lazım işte “beni ne çok severdi,ne emek verirdi, birlikteliğimiz için neler yapmıştı ben ona hak etmediği onca kötü şeyi yapmama ve canını acıtmama rağmen,bana hayata karşı dimdik durmayı o öğretmişti,şimdi beni onun gibi kim sevecek,kim çekecek,kim anlayacak ruhumu,beynimi kim düzenleyecek “diyerek ağlayanları duymak için ölmek lazım dostum…

Tıpkı sizi sevenlerin öldüğü gibi ölmek lazım işte.Bilirim siz ölüleri seversiniz,ölümü sevmezsiniz.Fakat ölüler sizi ölene kadar severler, öldükten sonra sevmezler.
Neden mi ?
Çünkü onların katili zaten sizlersiniz.Bu yüzden siz ölümü de sevemiyorsunuz işte,siz korkarsınız ölümden.
Siz yapay dünyanın kabadayıları,siz yaratıcının nefes üflediği kalbin size bahşedilen, gönderilen masum insanların sevgisini hunharca kullanıp ezerken ancak yapay dünyada celallenip dayılanırsınız. Kırarsınız,dökersiniz alemin en iyisi kralı biziz diyerek..
Kimse sizi öldüremeyecek kadar dürüstsünüzdür,yaşamayı hak ediyorsunuzdur çünkü.
İyisinizdir,hoşsunuzdur,yanlışların alayı size yapılmıştır da siz harikasınızdır.
Geceleri akıl melekeleriniz kafanıza balyozla vurur “yalan söylüyorsun ! yalan konuşuyorsun ! sus artık yalan konuşma,neler yaptın bir baksana ” diye diye geceleri kimseler yok iken yastıkları kucaklatıp ağlatırlar sizi içten içten.
Çünkü bilirsiniz kendinizi fakir tesellisiyle kandırmaya çalıştığınızı,kimsenin bilmediğini de sanırsınız ya biraz güç toplarsınız,aptalca uyuşturur bu sanrılar sizi.
Sabahın hayrına uyanacağınıza gecenin şerrini taşırsınız aydınlıklara.Güçlü olmak için insan kalbi kıra kıra yaşarsınız.
Ağzınızdaki dilin kıvrımlarıyla,envan çeşit yalanlara bezenerek
aptalca aktarırsınız fakir tesellilerinizi ,etrafınızda size kendini heba etmiş masum varlıklara.

Siz ölüleri seversiniz işte.Onlarda zaten siz onları bu şekilde seversiniz belki diye ölmek istediler…Siz dünya gözüyle sevmediniz ,kalp hakkını vermediniz diye yaratıcılarının şefkatli kollarına sığınmak için,sağlıklı halleriyle her gün çektirdiğiniz duygusal acılar yüzünden ölmek için dua ettiler..Gün gün eridiler,kimi üzüntüden hastalığa kaldı sırasını bekledi,kimi
kalbinde alacak hesaplarıyla onca acı ve ızdırapla yaratıcısına kavuşmak ümidiyle kendi kararıyla çekti gitti..

Zihnini yokluyorsun ve gülüyorsun değil mi ? “Çok şükür diyorsun olmadı öyle bir şey..Belki de sen farkında değilsin olacak..Etrafına bir bak,sorgula,yokla bakalım..
Sırasını bekleyenlerin değil de kendi kararıyla bu yaşamdan çekip gidenin, ya da gidecek olanın suç ortağı sensin işte ..Söylesene kaç tane kırdığın kalp var,kaç tane kalbinin içine akıttırdığın göz yaşı döken insan var ?
Sırada kaç tane ölmek için dua eden var ?
Ya da seni ölümüne sevdiğini söylerken,yaşamın getirdiği ağırlıkları varlığınla unutmaya çalışan,seni kendine anlamlandırırken yaşam enerjisini sana boşaltan,elinde tuttuğun,kandırdığın kaç kişi var ?
Kötü hallerini gördüğün halde görmemezlikten geldiğin,
Sevginden kollarından mahrum kaldı diye sağda solda şefkatli kol arattırdığın kaç sevgi açı masum var ?
Sana ihtiyacı olduğunu söylediği halde işim var diyerek keyfe aleme dalmaya gittiğin duymamazlıktan gelerek ağlattığın kaç kişi var ?
Sevgisizlikten delirttiğin için intiharın kollarına kendini bırakan, masumken günahkar ettiğin daha kaç can var ?

Siz ölüleri seviyorsunuz işte ,ancak öldükten sonra keşkelerle ağlıyorsunuz arkalarından başka yaptığınız bir bok yok.
Ancak kendinizi seviyorsunuz,gariban kalpleri paraya tapan yanlarınızla katlediyor gönderiyorsunuz hastalıklara ve ölüme.

Geceleri halen akıl melekelerin geliyorsa ,sana hatalarını yüzüne vuruyor ayna oluyorsa çok şanslısın.
Sırf sen onu bu dünyada sevmeyip,ezdin diye ölmek isteyen onca masum can var ya ; direne direne artık o gece akıl melekelerini görememiş duyamamışlardı.
Kalk geç olmadan, bak aynaya ve vur o bencil,egoist korkak suratına !
Ardı ardına vur tokatları.Hani yaratıcının nefes üflediği kalbin sana bahşettiği gönderdiği o masum insanların sevgisini hunharca kullanıp ezdin ya; işte onun için tükür o kertenkele suratına ve ağlattığın kalpler için ağlayarak af dile yaratıcından..
Unutma aslolan ölüleri sevmek,öldükten sonra sevmek,kıymet bilmek,kendini bir mezar taşına konuşarak affettirmek değildir .
Aslolan diriyken kıymet bilmektir,diriyken üzmemektir,diriyken incitmemektir,diriyken sevmektir,diriyken yarasına merhem olabilmektir,göz yaşını silebilen yakın bir el olmaktır,iki elin kanda da olsa ona koşturan ayak olmaktır,eksiğini tamamlayabilmektir. Hatalar insan içindir, olur da göz yaşını akıttıysan diriyken ağlattığından af dilemektir.

 

Cansel Işık/Manyakaşkıngelini

Paylaş

BİR DEPRESİFLİK İLAÇ ALMAYA GELDİM

Bipolar

Gündemdeki hiç bir konuyu garipsemiyorum artık..Hele Adana’daki seri katili mi ? Evet garipsemiyorum,çünkü onları toplumda çok önce fark edip görüp anlattığımda bana abartıyorsun diyenler olmuştu.

Benim anlamadığım aslında şu ; memlekette bunca ruh doktoru varken bu kadar hastalıklı insanın toplumda rahatça tedavi olmadan dolaşmasını anlayamıyorum.
Haa doktora gitmezse doktor nereden bilecek mi diyoruz 🙂 esas zaten meselede orada başlıyor ya.Doktora gidiyorlar doktorlar kafadan uyuşturucu içerikli ilaçlar veriyor ve hasta yakınlarını ilaçlar hakkında uyarmıyorlar,düzenli içilmez ise davranış mod bozukluğundan tutunda cinayete ve sonrada intihara kadar yol alıyor bu durum.
Doktorların böyle tutarsızca ciddi etkileri olan ilaçları ayaküstü yazıp,hastaları topluma salmasına mı ?
Ona hiç anlam veremiyorum..
Durumlar böyle iken durduk yere intihar edenimiz de,davranış bozukluğundan seri cinayetimizde bol olacak…
Toplumun huzuru ve güveni için ahlak kuralları zaten tamamı ile etkisiz..Bunun yanı sıra görüyoruz ki hukuk kurallarının yetmediği de aşikar.
Çözüm olarak ufak boyutta bir anksiyete bozukluğu da olsa, ille ilaç kullanımı gerekiyorsa,ruhsal davranış bozukluklarının kliniklerde gözetim altında muntazam bir biçimde hasta yatışı yapıldıktan sonra çocukluk evrelerinden incelenip,ele alınıp tedavi edilmesi lazım.

Depresif durumlar,panik atak gibi rahatsızlıklar atlatan insanların ciddi etkilere sahip olan bu ilaçlarla evine gönderilmesi bence büyük tutarsızlık…
Uykusuzluk için giden bir hastaya verilen Serequel gibi ilaçların,hatta kalp krizi geçiren insanlara bile verilen Xanax gibi,Lustral,Paxil gibi kaygı ve endişe giderici ilaçlar çok dikkat isteyen ilaçlardır.

Düzensiz içiminde 1 gün unutulup ertesi günü içilmesi dahilinde ilaç ters etkiye başlayarak davranış mod bozukluğuna dönüşüyor,kişi bunu fark edemiyor tabi,aile yakınları kişiyi daha rahatsız davranışlarda görmeye başladığında farkına varmıyor,ilaç içimi için daha çok baskılıyor hastayı,düzensiz içimle yine uzun süre kullanımında ise hasta daha beter alkol yada uyuşturucu gibi ek maddelerle kullanmaya ihtiyaç duymaya başlıyor ilacı ve halüsülasyonlar yakasını bırakmamaya başlıyor.
Çok sağlıklı bir görünüme sahip bu insanlar,trafikte aranızda.Metrobüslerde aranız da.
Alışveriş merkezlerinde aranızda.Konser gibi organizasyonlarda aranızda.Okulda aranızda.Yani kısacası her yerde..Belki de aynı evi paylaştığımız kişilerde bile,hatta hiper aktif teşhisi koyulmuş evladımız bile bu risk altındadır.Hiper aktif çocuklarımızın sayısı gittikçe arttığı gibi,bu durumu yakından incelediğim için biliyorum,o taze beyinlere sırf dopamin hormonu salgılayamıyor diye içeriğinde 0,5 mg kokainden tutun,Metamfetamin denilen içeriklere kadar sahip ilaçlar verilmekte.

En basit örneği metamfetamin için verirsek ;

Metamfetamin (kristal meth); uyarıcı ve halüsinasyon özelliği olan sentetik bir madde olarak bilinir.Birçok uyarıcı gibi, 6-24 saat süren güçlü bir öfori; dolayısıyla bağımlılık yapma yeteneğine de sahiptir. Yapı olarak amfetamine yakın psikoaktif bir madde olarak bilinir.

Dediğim gibi durumun ciddiyetini düşünürsek, ufak boyutta bir anksiyete bozukluğu da olsa, illede ilaç kullanım gereksinimi varsa 7 den 70 e ruhsal davranış bozukluklarının kliniklerde gözetim altında muntazam bir biçimde hasta yatışı yapıldıktan sonra,çocukluk evrelerinden incelenip,ele alınıp tedavi edilmesi gerekmez mi ?

Aslında bu işin ilaçsız tedavi boyutları da mevcut,Mesela Neurofeedback gibi…İllede kendimizde,eşimizde,yada evladımız da,ailemizde ufak çaplı anksiyete bozukluğu hissediyorsak,bu akut migren bile olsa ilaçsız tedavilere yönelinmeli diyorum ben.İlaçsız tedavi sistemleri bozulan beyin nöronlarını ve hücreleri onarabilecek güce sahip.

Bunun için araştırırsanız çok güzel başarılara imza atmış uzmanlar ve merkezler mevcut artık.

Siz ne düşünürsünüz bilemiyorum ama , sırf ilaç firmaları para kazansın bende komisyonumu alayım derdine, tutarsız ilaç yazıp hastaları eve yollayan doktorları toplum huzuru ve güveni için çok tehlikeli görmeye başladım ben…
Bunca ruh hastası durduk yerde artmış olabilir mi sizce de ?

Umarım hepimiz için işin bu tarafını dikkate alırlar..

Cansel Işık/Manyakaşkıngelini

Facebook'ta Paylaş

Paylaş